Bakan Soylu’ya komşu mektubu
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Müsteşarıma talimat verdim. Bundan böyle CHP İl Başkanları şehit cenazeleri protokolüne alınmayacak” açıklaması yaptı.
CHP buna tepkisini 81 ilde bildiri okutup açıklamayı kınamakla sınırlı tuttu.
Süleyman Soylu’nun başlattığı kampanya genişler ve ‘Bundan böyle CHP’li gençler askere alınmayacak ve onların şehadet mertebesine ulaşma izni verilmeyecek’ noktasına gelir mi bilemiyorum.
Ayrıca ve mesela…
Bakan Soylu, FETÖ kalkışmasında darbeci General Mehmet Terzi’yi vurduktan sonra katledilen Ömer Halisdemir’i, ailesi CHP’lidir diyerek şehitlik listesinden çıkarmaya kalkar mı?
Ben bu soruları çengele astım, orada dursun!
Bir tespitim daha var, yazmadan geçmem.
Bakan Soylu’nun kabul edilemez açıklamasına Karasu’daki AKP’li arkadaşlardan hiç tepki gelmedi. Tam tersine “Sonuna kadar arkasındayım” veya “Canım, yasak sadece protokole, siz neden alınıyorsunuz” destekleri oldu.
O arkadaşlara şunu sorayım:. Soylu’nun fitilini ateşlediği tartışmanın gelecekte ‘Ne cenazeme - ne cenazene’ biçimine dönüşmeyeceğinin garantisi var mıdır?
Bakana destek verip onun açıklamalarını ‘özrü kabahatinden büyük’ savunmalarla geçiştirenler “Biz çoğunluğuz, cenazemize gelmeseniz de olur” diye düşünüyor olabilirler. Onu da bilemem!
Bildiğim bir şey varsa... Bakan Soylu’nun açıklaması resmen Anayasa suçudur. Bölücülüktür, toplumu ayrıştırmaktır. Tabi buna karşı harekete geçecek bir Cumhuriyet Savcısı da çıkmayacaktır.
Bakan Soylu’yu Demokrat Parti’nin Genel Başkanı olduğu yıllarda Kocaali’ye yaptığı bir se-çim gezisinde belediye düğün salonundaki konuşmasından hatırlıyorum. O konuşmada AKP lideri Erdoğan’a söylemediğini bırakmayan Soylu, hızını alamayarak cebinden çıkardığı sarı kartı izleyicilere sallayıp “Şimdi kendisine sarı kart gösteriyorum. Seçimlerde de kırmızı kart görecek!” demişti.
Soylu Bakan o sarı kartı hatıra olarak saklıyor olabilir. Eğer öyleyse, günü geldiğinde müzelik olacağı da kesindir!
Soylu’yla ilgili bilgilerim salon konuşmasıve sarı kart gösterdiği fotoğraf karesiyle sınırlı…
Ama kendileri hakkında bilgi zengini olanlar da var. Bunlardan biri Trabzon Of doğumlu Soylu’nun hemşerisi gazeteci İdris Akyüz’dür.
Tam da sırasıdır diyerek Akyüz’ün yakın köy komşusuna hitaben sosyal medyada yayımladığı mektubu buraya alıyorum.
Buyurun, birlikte okuyalım:
Sevgili Soylu;
Sen beni tanırsın ben de seni. Hemşeriliğin ötesinde, hısımlığımız var ve komşu köylüyüz. Sen benim ailemi, ben de senin aileni çok iyi tanır ve çok iyi biliriz. Aynı coğrafyanın insanlarıyız. Değer yargılarımızın, kutsallarımızın ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yok!
Ben ve ailemin ne kadar CHP`li olduğunu çok iyi bildiğin gibi biz de senin ve ailenin ne kadar AKP`li olduğunu çok iyi biliriz.
Babanı çok sevdiğimi de iyi bilirsin. (Sevgili Baban, 1990`ların başında, Sayın Orhan Keçeli DYP`nin İstanbul İl Başkanı iken il yönetim kurulu üyesiydi) Sonra, bayrağı babandan devraldın. Acemilik dönemlerindi. ( DYP İstanbul İl Başkanı ve Tansu Çiller`in gözdesi olduğun yıllar) O dönemlerde çok birlikteliklerimiz oldu.
(Sayın İlhan Kesici ve Yalçın Bayer de tanık)
Ve aradan yıllar geçti.
Sen, Genel Başkanlığını yaptığın "DYP`nin devamı" Demokrat Partiyi terk edip, günlerce acımasızca eleştirdiğin, Tayyip Erdoğan`ın partisi AKP`ye geçtin. Nihayetinde koşullar seni parti yönetiminden sonra önce Çalışma Bakanlığı`na sonra da İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturttu.
Ve ben, bugüne kadar, "Sıradan bir üyesi ve bir dönem en üst yönetim kurulu Parti Meclisi üyesi olarak görev yapmaktan onur duyduğum" CHP`ye karşı olan saldırılarına "Hata ettiğinin farkına varırsın umuduyla" tek kelime etmedim.
Ama artık yeter!
Çizmeyi de haddini de aştın!
Senin İçişleri Bakanlığı koltuğunu işgal etmen, Allah’ın lütfu değil. Ve sen, benden ne daha fazla ulusalcı ne daha yurtseversin!
Öte yandan ne ben senin, ne de sen benim düşmanımsın!
Hal böyleyken, nedir bu düşmanca ve fütursuz tavrın? Sen hangi hak ve yetkiyle bana; "bu ülke adına gencecik yaşta şehit düşen" evlatlarımızın cenaze törenine katılmamı engellemek için emir buyurabilirsin?
Bu ne cüret, bu ne saygısızlık ve bu ne haddini bilmezlik!
Bu yaptığının, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve teşvik ederek" ayrımcılığa sevk anlamına geldiğini ve Türk Ceza Kanunu`nun 312. Maddesini ihlal ettiğini bilmiyor musun?
Yoksa “Kanun benim! İstediğimi asar, istediğimi keserim" mi demek istiyorsun?
Bir dost uyarısı;
Yarın öbür gün sırf bu nedenle CHP yöneticileri ya da kendisini CHP`li olarak ifade edenlerin başına bir iş gelirse bunun yegâne müsebbibi ve sorumlusu sen olacaksın.
Bir dost tavsiyesi;
Aklını başına topla! Bulunduğun makamın ciddiyeti ve sorumluluğu ile davran. Beceremiyorsan istifa et!
Yoksa sen de "güç zehirlenmesi“ ne mi tutuldun!
Çocuk musun yoksa?
Yakışmıyor, yakıştıramıyorum.
Gazeteci/ İdris AKYÜZ