Karasu’dan özür dileyin
Belediye Başkanı elinde megafon, sağında solunda dört beş yandaş, kumsala inmiş tatilcilere sesleniyor:
“-Deniz tehlike arz ediyor. Lütfen denize girmeyin!”
Aslına bakarsanız daha bir gün öncesinden Valilik ve Kaymakamlık, Karasu tarihinde ilk kez denize girmeyi yasaklayan bir karar alıp belediye hoparlörleri ile defalarca ilan etmiş. Yasağa karşı çıkanlara da Kabahatler Kanunu çerçevesinde para cezası uygulanacağını duyurmuş.
Öyleyse hangi sivri akıllının fikridir, 60 bin nüfuslu bir ilçe belediye başkanının eli-ne megafon sahilde anons yaptırmak!
Sarayın jölelisi var da bizim belediyenin olamaz mı? Tabii ki var, hem de sürüsüne bereket!
Megafon şovunun bir gün sonrasında belediyenin girdisini çıktısını iyi bilen biriyle konuşuyoruz. Anlattıkları, sokaktaki sıradan insanın bile bildiği veya en azından tahmin ettiği şeyler.
Özeti…
-Nüfus başı her ay Hazine’den ödenen belediye payları sıfırlanmış durumda. Davalık olmuş 46 milyonluk borcun geri ödeme taksitlerinin aylık kesintisi 550 bin ile 750 bin lira arasında değişiyor. Bu borç 2026’da bitecek.
-Son alınan tasarruf tedbirleri kararı dolayısıyla ayda yüzde 30 yeni kesinti de başladı.
-İmar Barışı sonucu kaçak yapılara kesilen cezalar silindi. Belediye bu yüzden büyük bir gelir kaybına uğramış durumda.
-Belediye-nin emlak, altyapı katılım payları, ilan-reklam vergileri, iskân ve ruhsat harçları kalemlerinden tahsil edemediği alacakları 20 milyon lirayı buldu.
-Bu ay personele maaş yok! Belki şirket çalışanlarına bir miktar ödeme yapılabilir.
-AKP’li 8 belediye meclisi üyesinin yolsuzluk iddiasıyla yaptığı şikâyet üzerine gelen iki bakanlık müfettişi suçlama konularında derin bir araştırma yapıyor. Beş bilirkişi özellikle 46 milyon liralık harcamanın yapıldığı alanlarda incelemelerini sürdürüyor.
-Ödenmeyen borçlar nedeniyle, belediyenin tüm taşınır ve taşınmaz malları icralık. Meclis ile Başkan arasındaki güven bunalımı dolayısıyla satış kararı alınamayan bazı arsaların icra yoluyla değerlerinin çok altında satılması an meselesi!
Türkiye’de buna benzer mali sıkıntı içinde bulunan ve deyim yerindeyse her alanda sıfırı tüketmiş bir başka ilçe belediyesi var mı, bilmiyorum. Olduğunu da sanmıyorum.
İşin bir de siyasal boyutuna bakalım.
Ferizli Belediyesi’nde Başkan ile bazı AKP’li Meclis üyeleri arasında baş gösteren anlaşmazlık, üyelerin partiden ihracı ile kapandı. Karasu’da durum farklı… Belediye Başkanı’nın şikâyeti ile Disiplin Kurulu’na verilen AKP’li üyenin ihraç talebi reddedildi. Yolsuzluk olduğu iddiasıyla başta Cimer ve İçişleri bakanlığı olmak üzere 5 ayrı kuruma dilekçe veren AKP’li üyeler hakkında hiçbir yaptırım yok! Bana sorarsanız İl Yönetimi şikâyetçi üyelere susarak destek veriyor.
Konuştuğum belediye bilir kişisi şöyle diyor:
“-2019’da seçilecek başkanı kasası tamtakır ve gırtlağına kadar borçlu bir kurum bekliyor. Borcun biteceği 2026’ya kadar kimse belediyeden hizmet beklemesin!”
Başkan haklı. Bu durum karşısında elde megafon sahile inmesin de ne yapsın!
Gelinen tablonun sorumlusu sırf rahat seçim kazanma uğruna bu günkü anlayışı iş başına getiren AKP Genel Merkezi ile buna sessiz kalıp 9 yıldır yaşananları görmezden gelen AKP İl Yönetimi ve partinin milletvekilleridir.
Tümünün Karasu halkına ve Karasu’daki gerçek AKP’-lilere özür borcu yok mu?
Tijenler çoğaldı!
İnanmadığı bir şeyi savunmak kadar zor bir şey olmasa gerek.
İyi bir haber izleyicisiy(d)im… Ofiste sabahtan akşama kadar CNN’e aboneydim, gazeteleri okurken bile kulağım TV’deydi.
Doğan Medya Demirören’e satılana kadar…
Şimdi ara sıra açıyorum, ama uzun süre izlemiyor hemen kapatıyorum. Nedenini bilmiyorum (!) Tahmini olan varsa söyler, öğrenirim.
Pazartesi günü saat 12.00 sıralarında açtım. Bir hanım kızımız ekonomi ile ilgili haberler sunup kendince değerlendirmeler yapıyor. Örneğin “Hazine Bakanı ve Merkez Bankası’nın acil müdahalesiyle dolar kuru inişe geçti, zaten beklenen de buydu” filan diyor.
Dikkat kesiliyorum; hanım kızımızın makyajlı yüz hatlarında olmaması gereken derin çizikler belirmiş. İnanmadığı ve yönetmence zorlandığı apaçık belli bir haberi sunmak çok zor olmalı.
Doların 6.82’den 6.80 küsura düştüğünü gösteren ekrandaki renkli çizelge saniyenin üçte biri kadar süre görünüp kayboluyor. Sunucu kızımıza bakıyorum, o da yok! Gözümün döviz kuru tablosuna kaymasını fırsat bilmiş olmalı!
Hâlbuki CNN Türk’te Emin Çapa diye bir ekonomist vardı. Derin bilgisi ve kıvrak zekâsıyla ekranda saatlerce ülke ekonomisinin durumunu, döviz kurlarını, bankaların pozisyonlarını, hisse senetleri, borsa ve benzeri tüm ekonomik kavramlar konularında izleyiciyi aydınlatırdı. Ekonomi bilsin bilmesin herkes o programdan bir şeyler öğrenirdi.
Emin Çapa’nın güveni davudi sesine yansır ve kimseyi sıkmadan ekrana kilitlerdi.
Şimdikiler öyle değil.
Tijen Karan’ı hatırlar mısınız?
Hani 15 Temmuz Fetö dar-be kalkışmasında TRT’den darbe bildirisini okumaya zorlanan spiker… Profesyonelliği sayesinde fazla renk vermemişti. Sonradan öğrendik ki o bildiriyi silah tehdidi ile okumak durumunda kalmıştı.
TV ekranlarına dikkatlice bakın. Tijenler çoğaldı!
Tehlike çok uzak değil
Cuma günü başlayan fırtına deyim yerindeyse sahili duman etti. Üç gün boyunca kuzeyden güneye adeta kum yağdı.
Rüzgârın şiddetlendiği saatlerde otomobilimle Karadeniz Caddesi’ni turladım. Fırtınaya kapılan kum bulutu caddenin güneyinde istifli yazlık konutları adeta ablukaya almış gibiydi. Benim dikkatimi en çok çeken durum caddedeki refüjlerin belli bölgelerinde oluşan kum tepeleriydi. Yoldaki ve refüjdeki kum öbekleri, iş makineleriyle sahil kesimindeki otsul bitkilerin düzenleme adı altında temizlendiği bölgelerin karşısına denk düşüyordu.
Buradan çıkan sonuç şudur. Sahilde kendiliğinden oluşan bitki örtüsüne müdahale ederseniz, fırtınada kumu tutacak doğal engelleri yok etmiş olursunuz. Sonuçta da rüzgârla havalanan kum tanecikleri 24 metre genişliğindeki caddeyi aşıp geri planda özene bezene düzenlediğiniz yazlıkların bahçelerini doldurur. Orada da ne çiçek bırakır ne de çim!
Sadece onunla kalsa iyi… Bir bakmışsınız, güçlü fırtınalarda Karadeniz’in dalgaları sabaha karşı balkonlarınızı dövüyor.
İklim değişiyor. Sahilde dümdüz ettiğimiz kum tepelerini yeniden oluşturmazsak Karadeniz’in tuzlu suları yazlıklarımızı dümdüz edecek, haberimiz olsun!