Eğer okullar açılmazsa...

Zorunlu olarak girdiğimiz bu yeni sürecin başarılı geçip geçmediği veya eğitim-öğretim aşamasındaki her öğrencinin yeni sistemden eşit olarak yararlanıp yararlanamadığı soruları gündeme geldi.

Eğer okullar açılmazsa...

   Covid-19 tüm dünyada hemen her alanda yaşamı derinden etkiledi.

   Ülkeler, pandemi (salgın) sürecini geliştirdikleri yeni politikalarla ve en az zararla atlatmanın telaşına düştüler.

   Bu noktada başarılı politikalar yürüten yönetimler, birey ve toplum gözünde güven sağladılar. Başarısız yönetimler de insanlarda tedirginliğe, kaygıya ve güvensizliğe neden oldular.

   Pandeminin sonuçları şimdilik net olarak öngörülemiyor. Etkileri mutlaka uzun vadede ortaya çıkacaktır.

   Kısa vadede ise eğitim ve üretim faaliyetlerine bakmak, salgının boyutları hakkında fikir verebilir.

   İşyerlerinin kapanması ve üretimin durması…

   Ekonomik hayatın (alış-veriş) yavaşlaması…

   İşsizlik, zorunlu izin, asgari ücretin neredeyse yarısı kadar olan işsizlik maaşı gibi sonuçlar üretimle ilgili gözle görebildiğimiz sonuçlardır.

   Emekli bir öğretmen olarak Türkiye’de 11 Mart 2020’de görülen ilk resmi covid-19 vakasından sonra eğitimde yaşananları gözlemlemeye çalıştım. Bunun için yazılı-görsel-sanal basını olabildiğince takibe aldım. Uzmanların konuyla ilgili makalelerini izlemeye çalıştım. Doğal olarak da öğrenim çağındaki üç torunumun durumlarını gözleyip sonuçlar çıkarmaya gayret gösterdim.

   Bilindiği gibi okulların fiilen tatil edilmesinin ardından anaokulundan üniversiteye kadar tüm kademelerde eğitim ve öğretim faaliyetlerinin uzaktan yürütülmesine karar verildi.

   Bu çerçevede Milli Eğitim Bakanlığı’nın geliştirdiği kısa adı EBA olan Eğitim ve Bilişim Ağı ile TRT Okul programı devreye alındı. YÖK de her üniversitenin kendi alt yapısını kullanmasını istedi.

   Tam bu noktada zorunlu olarak girdiğimiz bu yeni sürecin başarılı geçip geçmediği veya eğitim-öğretim aşamasındaki her öğrencinin yeni sistemden eşit olarak yararlanıp yararlanamadığı soruları gündeme geldi.

   Herkes biliyor ki, ulusal eğitim politikalarının belirleyicileri ve uygulayıcılarına ek olarak ebeveynler de (anne-babalar) bu sürecin birinci derece tarafıdır.

   Yani “Yeni sistem eğitim-öğretim faaliyetlerine ebeveynler ne kadar yeterli ve hazır?” sorusunu da üstüne basa basa sormak gerekir.

   Sorulabilecek şu soruların ve bunlara verilecek önyargısız yanıtların olayı aydınlatacağı kanısındayım.

1-Salgının başladığı günden itibaren uygulanan uzaktan eğitimden (online-çevrimiçi) her öğrenci eşit şekilde yararlanabildi mi? Yani, alt gelir grubundaki ailelerin çocukları ile orta ve üst gelir grubundakilerin çocukları arasında teknolojiyi (internet) kullanma fırsatında eşitsizlik yaşanmadı mı?

2-TRT yayınlarıyla yetinmek zorunda kalan alt gelir grubu çocukları, dış etkilerden uzak rahat çalışma ortamı bulabildi mi? (Gecekondu semtlerinin gürültüsü ve kalabalık aile durumu vb.)

3-Uzun süreli çevrimiçi eğitimin öğrencilerin dikkatini dağıttığı bilindiğine göre, bu sistemden beklenen yararın hesabı alt gelir grupları anlamında yapılmış mıdır?

4-Uzaktan eğitimde ebeveynlere büyük görevler düştüğü kesin. Sanal etkileşimde bir süre sonra duyarsızlaşan öğrenciye anne babalar hangi pedagojik bilgi birikimi ile müdahil olabilmiştir? Bu noktada ebeveynlerin pedagojik yeterlilikleri eşitsizliğin nedeni olmayacak mıdır?

5-Teknoloji kullanarak öğrencilerine ekran karşısında bilgi aktarmaya çalışan öğretmenler ve her düzeydeki öğreticiler, mikrofon ve ekran hâkimiyeti ile belagat konularında ne derece eğitimlidir?

   Sorular çoğaltılabilir…

   Salgının uzun süreceği anlaşılıyor. Dolayısıyla okulların ilan edilen ikinci tarihte de açılmayabileceğine ait söylentiler de güçlü biçimde yayılıyor.

   Türkiye bu sorunu geçmişte yaptığı gibi canı sıkıldığında bakan ve sistem değiştirerek mi yoksa program-teknolojik altyapı-öğretmen ve ebeveyn yeterliliği konularında titiz bir çalışmayla mı çözecek?

   Asıl sorun ve soru da budur!

NOT: Bu yazı için İKU Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Toran’ın ‘Salgın Döneminde Eğitim-Mevcut duruma dair bir değerlendirme’ başlıklı çalışmasından yararlandım. (HBT) Toran, Türk ve Çinli bilim insanlarının ortaklaşa yürüttüğü Kovid-19 sürecinde ilginç ebeveyn-çocuk araştırması iki ülkenin iş yaşantısında yer alan ebeveynlerin karantina sürecinde çocuklarıyla yaşadıkları deneyimlerin incelenmesi amacıyla yapılan ortak çalışmanın da direktörü.

Güncelleme Tarihi: 24 Ağustos 2020, 14:45

Cihan Ersöz

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER