Herkes haklıysa haksız kim?

Balonla seyahate çıkan macera tutkunu adam pusulasını düşürünce yolunu kaybetmiş. Her yer dağ tepe, canlı belirtisi yok. Aşağılara bakarken sürüsünü otlatan bir çoban görmüş ve alçalmış. Duyum mesafesine geldiğinde çobana seslenmiş:

“-Burası neresi?”

“-Dağın başı” karşılığını vermiş çoban…

“-Hayır, onu sormadım. Ben neredeyim?” diye üstelemiş gezgin…

“-Balonun sepetindesiniz” yanıtı almış bu kez…

Balondaki soruları kesip gürlemiş:

“-Söylediklerin doğru da hiçbiri benim işime yaramıyor!”

Son günlerde Karasu Belediye Başkanı İshak Sarı ile Karasuspor Camiası arasında giderek dozunu arttıran bir bilek güreşi var.

Camia diyorum, çünkü ortada yönetim yok!

Kulüp diyor ki, “Belediye bize destek olsun ki BAL’daki yolumuza devam edelim.”

Başkan da yardımcısına dedirttiriyor ki, “Bu iş her sezon başı yardımla yürümez. Önce tesisleşme ve altyapı gerek.”

Kulüp darda kalmış, acil destek istiyor. Belediye kısa vadeli çözümlere sıcak bakmıyor.

Her iki görüşe yanlış diyen var mı? Yok!

O zaman bu tartışma niye?

Karasuspor, olağan kongresini başkan adayı çıkmadığı için yapamadı. Eski yönetim adet olduğu üzere kulübün evraklarını belediyeye teslim etti.

ASKF yeni sezona katılacak takımlara başvuru evraklarını federasyona sunmaları için 9 Eylül’e kadar süre vermişti. Karasuspor gerekli formları zamanında sunmadığı için (Eğer bir ara formül bulunamazsa) fiilen BAL’dan bir alt küme olan Süper Amatör’e düşmüş durumda.

Kamuoyunda şöyle bir söylenti var: “Kulüp federasyona 22 bin lira ücret yatırmadığı için takım küme düştü.”

Bu iddianın gerçeklikle uzaktan yakından ilgisi yok. Karasuspor’un forma rengini dahi bilmeyen, bir kez olsun takımın maçına gitmemiş ve futbol topuna kabak diyebilecek 12 kişiye durumu anlatıp rica etseniz, ikişer bin lira alır bu parayı yatırırsınız.

Karasuspor’un hemen her türlü gerçeğini bilen, ASKF ve çoğu bölge hakemiyle yakın ilişkisi olan, herkesçe perde arkası yönetici kabul edilen bir taraftarla konuştum.

Söyledikleri özetle şunlar:

-Konu 22 bin liranın yatırılıp yatırılmaması değil. Zaten federasyonun kasasında Karasuspor’a ait geçen yıldan kalma bu kadar para var. Kimse kahramanlık yapmasın. Önemli olan istenen formları zamanında teslim etmek... Vermezsen küme düşersin!

-Formu doldurduğun anda lige katılma hakkın olur. Ondan sonra gelsin 12-0’lık, 15-0’lık yenilgiler. Bunu hangi taraftar kabul eder? Asıl sorun burada zaten. Sadece malzeme için 50 bin lira lazım. Futbolcu başına 1.100 liradan toplam 40 bin lira lisans ücreti için lazım. Deplasmanlı ligde otel paraları 50 bin lirayı geçer.

-Asıl para oynatacağın futbolcuya vereceğin miktar. Takımı kümede bırakacak miktar 500 bin lira ile 800 bin lira arasıdır. Bir futbolcu 40 bin liradan aşağıya kapı açmıyor, yerliler bile… Bunun antrenörü, masörü var.

-Bu güne kadar gelinen süreçte birileri çıkıp takımın yükünü sırtladı. Şimdi kimse çıkmayınca belediyeye ihtiyaç duyuldu. Hiçbir ilçe takımı kişi veya kurum desteği olmadan ayakta kalamaz. Şimdi belediye olarak sen alırsın, seneye bir başkası belediyeyi kimse konuşmaz.

-Büyükşehir belediye başkanları her yıl en az 15 milyon lira veriyor Sakaryaspor’a… Bu para olmadı mı Sakaryaspor lige katılamaz. ‘Efendim yasal değil’ deniliyor. Büyükşehir’le Hendek Belediyesi yasa dışı mı çalışıyor?

Bu açıklamalara ekleyebileceğim yorum şu olur:

İki taraf bir araya gelip sükûnet içinde birbirlerini dinlemeli ve soruna ortaklaşa bir çözüm bulmalıdır. Federasyonun koyduğu son başvuru tarihi engeli bir şekilde aşılır.

Bu çekişme böyle sürdürülürse iş, ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin klasik şarkısı olan ve daracık köprüde karşılaşan “İki inatçı keçi” hikâyesine döner.

Sonuçta birbirlerine yol vermeyince toslaşırlar ve birlikte suya düşerek boğulurlar.

YORUM EKLE