Kaddafi müneccim miydi?

Dünya Sağlık Örgütü; “Tüm ülkeler, daha az varlıklı ülkelerin Covid-19 aşılarına erişimini sağlamayı amaçlayan küresel bir anlaşmaya katılmalı. Aşı milliyetçiliğinden uzak durulmalı” diyor ama...

Kaddafi müneccim miydi?

ÇÖL BEDEVİSİ DİYE GÜLMÜŞTÜK!

“Kendileri virüs(ler) yaratacak, tüm dünyaya yayılmasını sağlayıp size aşısını/panzehrini satacaklar. Böylece kapitalist şirketler ve para baronları kazanç sağlayacak. Fakat önce çözüm bulmak zaman alacakmış gibi davranılacak ve herkese çözüm bulma çabasındaymış gibi davranacaklar. Oysa çözümü zaten kendi ellerinde…”

   Bu sözler Muammer Kaddafi’ye ait. 40 yıla yakın Libya Halk Cemahiriyesi Başkanlığı süresince ilk kez konuşma yaptığı Birleşmiş Milletler ’in (BM) 24 Eylül 2009 tarihindeki toplantısında söylemiş bunları…

   Muammer Kaddafi’ni o tarihi konuşmasıyla ilgili başka notlar da var. Örneğin ABD Başkanı Obama onu dinlememek için salondan apar topar ayrılmış. Kaddafi kendisine ayrılan 15 dakikalık süreyi oturum başkanının iki kez uyarısına rağmen 1 saat 20 dakikada tamamlamış.

   Bütün bu ayrıntılar bir yana, Kaddafi’nin o günkü iddiaları 11 yıl geçtikten sonra doğrulanmış olmuyor mu?

   Koronavirüs Çin’de ortaya çıkıp tüm dünyayı kasıp kavurmaya başladıktan sonra gelişmiş ülkeler aşı geliştirmeye odaklandı. Dünyanın gözü kulağı bu aşının ne zaman bulunup uygulamaya geçileceğine odaklanmış durumda.

   Şimdi herkes şu soruları soruyor.

   Birincisi; dünya koronavirüs aşısına ne kadar yakın?

   İkincisi; eğer bulunursa aşıya eşit erişim mümkün mü?

UMUT VAR AMA…

   Aşı arayışları 5 aşamalı bir seyir izliyor. Ön klinik testleri, faz 1, faz 2, faz 3 ve onaylanan aşı sayısı.

Eylül ayı başı itibarıyla 139 ön klinik testi yapılmış. Faz 1’de 25, Faz 2’de 15, Faz 3’te 7 çalışma var. Onaylanan aşı sayısı ise yok, yani sıfır! Daha açıkçası, “Tamam oldu bu iş” sevincini yaşatacak bir durum henüz ortada yok.

   “Aşıya eşit erişim mümkün mü?” sorusunun karşılığı ise karanlık bir geleceği işaret ediyor.

   Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO) yaptığı açıklamada bu soruna parmak basıyor. Diyor ki DSÖ; “Tüm ülkeler, daha az varlıklı ülkelerin Covid-19 aşılarına erişimini sağlamayı amaçlayan küresel bir anlaşmaya katılmalı. Aşı milliyetçiliğinden uzak durulmalı.”

   Demek ki böyle bir eğilim sezilmiş…

   Demek ki iş bu noktalara varabilir…

   DSÖ bu uyarıyla yetinmemiş; Covıd-19 aşısına “eşit erişim”  için COVAX isimli bir plan hazırlamış…

   COVAX, covıd-19 aşısını geliştirmek ve bunu dünya çapında eşitlik içinde dağıtmak için daha zengin ülkeler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlardan fon toplamayı amaçlıyor. Hedefi, 2021 sonuna kadar doz onaylı 2 milyar covıd-19 aşısı sağlamak. Fonda toplanması beklenen miktar 31 milyar dolar.

ZENGİNLER NE YAPIYOR?

   DSÖ’nün bu çabalarının yanı sıra zengin ülkelerin ne yaptığına bakalım.

   ABD, İngiltere, Japonya ve Avrupa Birliği ülkeleri, Pfizer, Johnson&Johnson, AstraZeneca Plc gibi aşı üreticilerine milyonlarca dolar vermiş durumda.

   Çin kendi aşısını bulmakla meşgul. Türkiye’de de aşı çalışmaları mutlaka yapılıyordur. Bulunsa herhalde ilk aşılanacakların listesi şimdiden yapılmıştır!

   ABD yüz milyonlarca dozun geliştirilmesi, test edilmesi, üretilip depolanması için 11 milyar dolar taahhüt etti.

   Ancak ABD Başkanı Trump, pandemi ilanının ardından DSÖ’den desteğini çektiğini duyurmuştu. Bu nedenle COVAX çalışmasına katılmayabilir. TRUMP’ın bu inadı devam eder ve aşı ABD dışında bir başka ülke tarafından geliştirilirse dünya jandarmasının aşıya erişimi sınırlanabilir.

   Sonuç olarak, covıd-19 aşısının bulunması halinde ülkeler arasında eşit dağıtımı büyük bir sorun olacak gibi görünüyor.

   Dünyanın sayılı 19 sağlık uzmanınca hazırlanıp Science dergisinde yayınlanan raporda “Adil Öncelik Modeli” adlı etik bir çerçeve ortaya koydu. Modelde şu temel ilkeler öne çıkarılıyor:

   “İnsanlara fayda sağlamak/zararı sınırlamak, yoksulluk/düşük yaşam beklentisi nedeniyle zaten dezavantajlı olan ülkelere öncelik vermek ve ayrımcılıktan kaçınmak.”

   Dünya 11 yıl önce Muammer Kaddafi’nin uyarılarını dinleyip zaman geçirmeden önlem alma çabasına girseydi bu günleri yaşar mıydık?

   O gün “Çöl bedevisi ne anlar bu işlerden!” diye burun kıvırıp kahkahalar koyveren dünya, bugün bedelini ağır biçimde ödemiyor mu?

NOT: Aşı ile ilgili gelişmeler için 18 Eylül tarih ve 224 sayılı Herkese Bilim ve Teknoloji dergisinden yararlandım.

Cihan Ersöz

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER