Utanmazlık, rezillik, ahlaksızlık, pespayelik, vurdumduymazlık, yalan-dolan artık toplumun kanıksadığı sıradan olaylar halini almış durumda.
Türkiye gündemi adeta tek merkezden basılan düğmeye oluşturuluyor. Patlayan her bir rezalet de bir öncekini unutturuyor.
Ülkücü Sinan Ateş cinayetinden söz eden kaldı mı?
YSK’nın aday olmasında sakınca görmediği Can Atalay’ın milletvekili seçilmesine rağmen inatla cezaevinde tutulmasını hatırlayan!!!
Yüksek yargıda kılıçların çekilip cenk hazırlığı içine girilmesini ürperti ve heyecan içinde izliyorduk ki…
Dilanlı, Polatlı, Enginli görmemişlik rezaleti patladı.
Ardından, gözü doymaz eski futbolcuların bir banka müdiresi ile al takke ver külah dolar soslu para ilişkilerinin içinde bulduk kendimizi.
Kısacası, utanmazlık, rezillik, ahlaksızlık, pespayelik, vurdumduymazlık, yalan-dolan artık toplumun kanıksadığı sıradan olaylar halini almış durumda.
29 Kasım sabahı erkenden uyandım. Cep telefonumdan günlük köşe yazılarına baktım. Ayrı siyasi görüşlere mensup üç yazarın, hak edilmemiş kazanç peşine düştüğü ortaya çıkan futbolcular konusundaki değerlendirmelerinde aynı noktada buluştuklarını gördüm.
Bu yazarların kısa özgeçmişleriyle yazılarından birer bölümü buraya alıyorum.
Sosyalist yazar Oya Baydar ‘Yerli ve milli çürümüşlüğümüz’ başlıklı yazısında şunları söylüyor.
“Toplum bu çapta bir değer bunalımına, adaletsizliğe, vicdan aşınmasına, kin ve nefret söylemine, müstehcen düzeyine varan paraya tapınma ruh haline nasıl geldi?
Bu toplum çürüyor, insanımız çürüyor, toplumsal doku çözülüyor diye yazıp duruyorum. Önceleri itiraz edenler oluyordu, kötümser ve incitici buluyorlardı, şimdi genel kabul görüyor. Çünkü çürüme her yanı sardı ve pis kokular artık en ağır parfümlerle bile bastırılamıyor.
Çürüme; yani insanı insan kılan değerlerin yitimi. Tek değer sayılan şöhret, mevki, para, zenginlik uğruna her türlü kötücüllüğün, ahlaksızlığın, hilenin, hurdanın yapıldığı, cinayetler işlendiği, yalanın, talanın, hırsızlığın mubah sayıldığı, güce tapılıp güçsüzün ezildiği, insan yaşamının, insan onurunun sıfırlandığı, vahşi orman yasasının tek geçerli yasa olduğu bir toplam düzeni…”
(Oya Baydar 12 Mart 1971 askeri darbesi sonrası TÖS ile TİP üyesi olduğu için tutuklandı ve üniversiteden atıldı. Ardından Türkiye Sosyalist İşçi Partisi'nin (TSİP) kuruluşuna katıldı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında Almanya'daydı ve Türkiye'ye dönemedi. 12 yıl yurt dışında göçmen olarak yaşadı. Halen T24’te yazıyor.)
YAZININ TÜMÜ İÇİN: https://t24.com.tr/yazarlar/oya-baydar/yerli-ve-milli-curumuslugumuz,42474
***
Eski MHP’li Taha Akyol, Karar Gazetesi’nde yer alan 29 Kasım tarihli ve ‘Çürüme’ başlıklı yazısında şunları söylüyor:
“Türkiye hayatın hemen her yönünde korkunç bir ahlaki yozlaşma, çürüme süreci yaşıyor. Kamuoyu arasında ‘Fatih Terim Fonu' olarak da adlandırılan ‘saadet zinciri’nde dönen, dolandırılan milyonlarca dolar gösteriyor ki “daha çok” şeklindeki hırsın sonu yok…
Hele de merhum Ali Fuat Başgil’in yetmiş yıl önce dikkat çektiği gibi “siyaset insan ihtiraslarının en çok kabardığı sahadır. Çünkü siyaset insanlara hükmettiği gibi paraya da hükmeder. Emir kulları yarattığı gibi muazzam servetler de yaratabilir.”
Yüksek ahlak sahibi insanlar elbette vardır. Fakat doğrusu “şeffaflık, denetim, denge” gibi ilkeler ve bunları gerçekleştirecek güçlü kurumlara ve geleneklere sahip olmaktır.”
(Taha Akyol, 12 Eylül 1980 darbesi öncesinde MHP Genel Yönetim Kurulu üyesi. Darbe sonrasında tutuklandı ve uzunca bir süre Mamak Cezaevi'nde yattı. Askeri mahkemede yargılandı ve beraat etti. 80'li yılların ortalarından itibaren Türk milliyetçisi çizgiden uzaklaşarak muhafazakâr-liberalizme yöneldi. Siyasi ve iktisadi olarak kendisi tam bir klasik liberal iken, kültür ve dış politika alanında sağ-kanat yaklaşımı benimsiyor. Karar Gazetesi’nin yazarı.)
YAZININ TÜMÜ İÇİN: https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/curume-1598223
***
AKP eski milletvekili Mehmet Ocaktan’ın makalesinin başlığı ‘Eğer bir hukuk devleti olsaydık’.
“Son dönemde ahlaki çürüme ve yozlaşmanın ortaya çıkardığı öylesine bir kirlilik yaşıyoruz ki bu durumu normal bir akılla izah etmek ne yazık ki mümkün değil.
Normal bir hukuk devletinde asla konuşulması bile düşünülmeyen bir kirlilik var ama devletin kurumları dahil herkes sadece seyrediyor. Özellikle son beş yılda yaşanan hukuksuzlukları, sokakları istila eden uyuşturucu trafiği ve baronların hesaplaşmalarını, ortalığa saçılan kara paraları alt alta topladığımızda kelimenin tam anlamıyla korkunç bir manzara ortaya çıkıyor.
İşte en son ‘Fatih Terim Fonu’ olarak bilinen futbol dünyasının ‘saadet zinciri’nde iç edilen milyon dolarlar… Sahtekârla tamahkârın bir araya geldiği skandalda yaşananlar, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan karanlık filmlere taş çıkartacak kadar vahim.”
(Mehmet Ocaktan, 2007 genel seçimlerinde AKP’den 23. Dönem Bursa milletvekili seçildi… Ardından siyaseti bırakıp gazeteciliğe döndü. AKP yanlısı Yeni Şafak’ta yazarken bir grup arkadaşıyla birlikte ayrılarak iktidara muhalif Karar Gazetesi’nin kurucuları arasında yer aldı. Halen bu gazetede yazıyor.)
YAZININ TÜMÜ İÇİN: https://www.karar.com/yazarlar/mehmet-ocaktan/eger-bir-hukuk-devleti-olsaydik-1598224