Karasu Haber
2023-02-19 12:48:07

Naci Görür Karasu'yu görse!

Cihan Ersöz

19 Şubat 2023, 12:48

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminden yeterli dersi çıkarabilecek miyiz? 1999 depremini yaşamış ve aylarca evine giremeyip barakaları konut bellemiş Karasu özeli için soruyorum bu soruyu…

*   *   *

Bilim insanlarımız yıllarca Kahramanmaraş’ta depremin kaçınılmaz olduğunu ve mutlaka gerekli tedbirlerin alınmasını bıkmadan, usanmadan yinelediler.

Türkiye’nin ve dünyanın en saygın yer bilimcilerinden olan Prof. Dr. Naci Görür’ün 2020’de CNN Türk’te katıldığı bir program çoğu kişinin belleğinde.

Ne demişti Görür?

"Kahramanmaraş'ın Türkoğlu yöresinde en son deprem 1513. Sene 2020. Anormal bir zaman geçmiş. Burada 1513'te 7,4 büyüklüğünde bir deprem olmuş. O zaman burası depreme gebe bir yer."

Tedbir alması gereken devletin etkilileri bu uyarıyı kös dinledi. Hiçbir önlem uygulamaya konulmadı. Naci Görür’ün uyarısının üzerinde 2,5 yıl geçti ve ‘Asrın Felaketi’ olarak nitelenen deprem 10 ilimizi yerle bir etti.

Şimdi bakıyoruz, etkili ve yetkililer depremzedelerin karşısına geçip, “Olanlar hep oldu, bunlar kader planının içerisinde olan şeyler” demekteler.

Bilim insanları aymaz yöneticilerin aksine, kaçınılmaz depremlerin önlenemez olduğuna vurgu yaparken “Kader depremin mutlaka olacağı gerçeğidir. Ama tedbir almaya sırtını dönüp pisi pisine ölmek kader değildir” demeyi ihmal etmediler.

Sadullah Ergin AKP’nin Hatay kurucu il başkanıydı. Üç dönem milletvekilliği, iki dönem de Adalet Bakanlığı yaptı. 6 Şubat depreminde 16 yakınını kaybetti. Aralarında kız kardeşi, eniştesi, yeğenleri, dayısının ve teyzesinin çocukları var.

Ergin’in İsmail Saymaz’a verdiği röportajda aktardığı önemli bir gerçeği not ettim. Çünkü o sözler bence Karasu için dikkate alınması gereken bir uyarı niteliği taşıyor.

Saymaz’ın, “Hatay’ın merkezi gitmiş” tespitine şu karşılığı veriyor Ergin: “Asi Nehri kenarındaki bölgeler. Asi Nehri zaten fay hattına çok yakın. Artı, nehir kıyılarında zemin sıvılaşması var!”

*   *   *

Geçtiğimiz Pazar, Sakarya Nehri ile Küçükboğaz Gölü’nü birbirine bağlayan drenaj kanalı kıyıları ile o bölgede konuşlandırılan OSB’nin çevresini dolaştım.

Bu bölge 15-20 yıl öncesine kadar kış aylarında ördek avlanan göl özelliğindeydi.

OSB’nin tetiklediği değer artışı dolayısıyla o çevre yap-satçıların gözdesi haline gelmiş. Öğrendiğim kadarıyla 300’er, 500’er dairelik siteler daha temel aşamasındayken satılmış bile!

Arşivimde, sözünü ettiğim alanların 2015 yılında meydana gelen aşırı yağışlar sonrası drone ile çekilmiş fotoğraflar var. O fotoğrafları bu günkü durumla karşılaştırdım. 8 yıl önce sularla kaplanmış arazilerin en az yüzde 50’si yapılaşmış durumda.

Tamam… Karasu ekonomisi büyük ölçüde inşaatla dönüyor.

İnşaat sektörüne malzeme tedariki yapan yüzlerce esnaf var.

Sektörde evinin geçimini buradan sağlayan binlerce kişi çalışıyor.

Demircisi var, duvarcısı, sıvacısı var…

Mermercisi, boyacısı, fayansçısı, elektrikçisi, çatıcısı, doğramacısı var…

Emlak komisyoncusu var, reklamcısı var…

Tüm bu gerçeklere eyvallah ama neden sağlam zeminli yamaçlar dururken ovaya inşaat?

Neden denizi kuşbakışı gören Kuzuluk-Cennettepe, Tuzla, Manavpınarı, Aziziye hatta Küçük Karasu sırtları değil de ova?

Eğer buraya talep fazlaysa, neden birer dönümlük arsa üzerine hobi bahçeli villalar veya bungalov değil de çok katlı devasa binalar?

Müteahhit illa çok kâr diyorsa böyle binaların getirisi daha fazla…  

Yıllardır yazıyorum; şu anda imara açılan bu bölge tam anlamıyla bir longoz.

Yamaçlardan inen yağmur suları gider bulamadığı için burada gölleşiyor.

Buradaki kanal 1965’li yıllarda tarım alanlarında biriken suyu drene etmek için açılmıştı…

Ama belirli aralıklarla temizlenmediği için işlevini kaybetmiş. Kış aylarında gölleşmiş.

İşte bu ovaya önce OSB kurduk. Şimdi bakıyoruz, gölleşmiş ovaya bir metre acı kum döken, temeli atıp binayı çıkıyor.

Oradaki en büyük yatırımcının genç yaşta hayatını kaybeden oğlu bir konuşmamızda şöyle demişti:

“Bize araziyi Ankara’da harita üzerinde pazarladılar. Liman ve demiryolu bağlantılarından söz edilince cazip geldi. Geldik baktık ki arazi 3 metre su altında. Fabrikayı kurmak için 18 metre derinlikli 1.300’ adet fore kazık çakmak zorunda kaldık.”

Arazi fiyatları uçmuş! Tarla sahipleri aklın almayacağı rantın keyfini sürüyor. OSB kurulurken metrekaresi 20 TL olan arazilerin değerinin şu anda 500 TL’yi aştığı söyleniyor.

İyi ama bu yerleşmenin altyapıya ihtiyacı var. Bu da belediyeye ağır bir yük demek… Yamaçlarda bir ise burada on bir!

Kime fatura edilecek bu giderler? Sana, bana ve hepimize…

Dönelim Sadullah Ergin’in, “Asi Nehri çevresi yıkıldı. Çünkü zemin sıvılaşıyor!” sözlerine.

Bizim yaz aylarında tarım yerine imara açtığımız ovaya bakıyoruz, yıllardan beri su içinde…

Tek tesellimiz şu…

Haklarını yemeyelim. Karasu’da inşaat işinin ehli olmuş çok iyi firmalar var. Hem de Ali Ağaoğlu’na pabucunu ters giydirecek firmalar… Kazık sistemini uygulayanlar da gördüm.

Karasu deprem bölgesine yakın. Yarın şiddetli bir sarsıntı sırasında binalar kolay çökmez diyelim… Peki, yan yatarsa ne olacak? Gelsin felaket bölgesi kararı… Ardından bir şekilde zarar ziyan ödemeleri…

‘Ruhsattan, iskândan belediyeye gelir aksın da nasıl olursa olsun!’ Bu mudur yani imar felsefesi!

Karasu-Adapazarı yolunun Sinanoğlu ve Yuvalıdere altlarında, hizmete açıldığı günden beri onarım çalışması bitmiyor. Neden? Kışın sıvılaşan arazilerden geçirilmiş de ondan.

Devlet dolduruyor, kazık çakıyor, yol batıyor…

Çünkü güzergâh yanlış! Üstelik çamura gömülen sadece yol değil, bu milletin parası!

Bu örnek bile bizleri uyandırmıyorsa, ne söylesek boş!

Bitirirken başlıktaki soruyu yineleyeyim… Naci Görür Karasu’ya gelip ovadaki yapılaşmayı görse nasıl bir tepki verir?

Yanıtlarınızı sayfaya koyduğum fotoğraflara iyice bakarak verin lütfen!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.