Karasu Haber
2023-02-23 22:27:55

Ya Büyük Lizbon Depremi olmasaydı

Cihan Ersöz

23 Şubat 2023, 22:27

"Madem Tanrı dünyadaki günahlar yüzünden bu gazabı yolladı, neden deprem dini bir bayramda meydana geldi?"

“Madem bu günahkârlara bir uyarıydı, neden mabetler yerle bir olurken, genelev ve eğlence merkezleri gibi mekânlar yıkılmadı?”

Bu iki soru yazının girişinde bırakıp gözlerimizi bu soruları sorduran nedene çevirelim.

*  *  *

Tarih 1 Kasım 1755, sabah saat 9.40…

Avrupa’nın en dindar kenti Lizbon bugünkü hesaplamalarla 8.9-9 arası büyüklükte olduğu tahmin edilen şiddetli deprem sonucu yıkıldı.

Hem de Azizler Bayramı olan bir günde…

Kentte yaşayanların büyük bölümüne, ayin için bulundukları kiliseler adeta mezar oldu.

Yetmedi, enkazlardan kurtulabilenler okyanusun çekilmesiyle limanın dibinin görünmesi gibi tuhaf durumu merak ederek liman çevresinde toplandı.

Tarihe düşen kayda göre 10 dakika sonra Atlantik’ten gelen ve yüksekliği 6 metreyi bulan tsunami dalgaları onları da yuttu…

İnsanlık tarihinin büyük bölümünde, deprem 'göklerden gelen bir gazap' olarak tanımlandı. Daha çok da Tanrı'nın veya tanrıların günahlara öfkesi olarak izah edildi… (Böyle düşünenler bu gün de var)

Tersini savunanlar da oldu…

Aydınlı (Milet) filozof Tales, daha M.Ö. 6'ncı yüzyılda depreme yeraltı sularının neden olduğunu söylüyordu.

Antik Yunan uygarlığında, Aristo başta olmak üzere filozoflar da depremin yer altındaki gazlardan, yeryüzüne çıkmak isteyen hava ve buhar dolaşımına kadar farklı doğal sebepleri olabileceği üzerine teoriler geliştirildiği biliniyor.

Ama yüzyıllar boyunca bu 'teoriler' düşünürlerin dar çerçevesi içinde hapsoldu. Kitleler ve yönetimler her depremin nedenini göklerde aramayı sürdürmekte ısrarcı oldu.

Yani bu durum bir ‘kader planında olan işler’den sayıldı! (Bu tanım bize pek yabancı değil gibi!)

İşte bu nedenle kilise, 1755 Lizbon depremi sonrası alışkanlığını bozmayarak, felaketin ‘günahkâr kullar’ yüzünden meydana geldiğini ilan etti.

Ama ölü sayısı çok yüksekti ve deprem kutsal bir günde herkes kiliselerde tanrıya ibadet halinde iken meydana gelmişti.

Kilisenin klasik görüşünü kabullenmek istemeyenler seslerini yükseltecek uygun fırsatı nihayet bulmuşlardı.

Yazının girişindeki iki soruyu sorma cesaretinin kaynağı işte buydu.

“Neden dini bir bayramda ve neden genelevlerle eğlence merkezleri yıkılmadı?

Deprem sonrası süreçte kilisenin izahı ile tatmin olmayanların başında vezirlerden Pombal Markizi Jose de Carvalho da geliyordu.

Aydınlanma düşüncesinden etkilenen bir devlet adamı olan Carvalho, afete verdiği bilimsel tepki ile sadece ülkesinin yeniden toparlanmasına katkı yapmakla kalmayacak, kıtanın afet algısında yeni bir çığır açacaktı.

Carvalho, ülkedeki olan kiliselerin tamamına şu soruları yönelterek rapor istedi:

-Deprem saat kaçta başladı?

-Ne kadar sürdü?

-Nasıl bir ses duydunuz?

-Nasıl bir hareket gözlemlediniz?

-Ne tür yapılar yıkıldı?

Bu sorular kiliseyi hayrete düşürecek nitelik taşıyordu!

Çünkü listede 'ilahi' ve 'metafizik' açıklama isteyen tek bir soru bile yoktu.

Sorularda hep somut ve gözlemlenebilir gerçekleri öğrenme amaçlanmıştı.

Beklendiği gibi bu durum kilisede ve ülkede şok yarattı.

Carvalho’nun haklı olduğu şu nedenlerle ayan beyan ortadaydı.

Birincisi…  Deprem, diğer bütün doğal olaylarda olduğu gibi mümin, ateist, soylu, zengin, yoksul, köylü, saraylı, kilise müdavimi ayrımı yapmamıştı.

İkincisi… Lizbon'daki kiliseler, yumuşak bir zemine sahip olan şehir merkezinde inşa edildiği için çökmüştü.

Üçüncüsü… Genelevler ve eğlence mekânları, gözlerden biraz uzağa, şehir merkezi dışındaki kayalık zeminli yamaçlara inşa edildiği için ayakta kalmıştı.

Carvalho, eline ulaşan verileri incelediğinde, insanların depreme karşı tedbir alıp kendisini koruyabilmesinin mümkün olduğunu gördü.

Bu gerçekten hareketle depreme daha dayanıklı bir şehir imar planlaması yaparak, Avrupa'nın en güzel başkentlerinden biri olacak yeni Lizbon'u inşa ettirdi.

Böylece, depremin önceden tedbir alınarak afete dönüşmesi engellenebilir bir doğa olayı olduğu düşüncesi Avrupa'ya yayıldı.

Lizbon Depremi'nden 6 yıl sonra 1761 yılında Londra Cambridge Üniversitesinden din adamı düşünür John Mitchell, depremin göklerden gelen bir afet olmadığını, yerin altında başlayan ve yer kabuğu içinde dalga şeklinde ilerleyen sismik bir hareket olduğunu bilimsel olarak ilk kez kayda geçiriyordu.

KAYNAK: Cemal Tunçdemir- ‘Gümbürtüyle değil iniltiyle gelir kıyamet’- T24

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.